Beraber büyüttüğümüz hayallerimiz vardı, düşmeyen uçurtmalar ve ağlamayan çocuklarla doluydu içleri. Aynı yolda her sabah tekrar karşılaşmak ve aynı adımları denk getirmek bile yoktu içlerinde, kaderden bağımsızdı. Eğer kadere dokunabilseydik senden önce yaşamaya, nefes almaya başlamazdım, yaşlanmazdım. Bu dünya sensiz, hayalsiz bir gece gibiydi, yaşlandıkça anladım, yaşlarım kadar çok uzaklaştım. O sabah sana yürüyordu ayaklarım, her yer öyle kalabalıktı ki önce saçlarına sonra ellerine ve sonra dudaklarına bağlandım. Elbette beni tanımıyordun yine de bakışlarım sana yolu gösteriyor olmalıydı, hep buna inandım. Yollarımız, fikirlerimiz, hayallerimiz ve gecelerimiz birleşti, artık sadece ben yanındaydım.